15 Ekim 2013 Salı

Başlarken...



Yolculuk üzerine söylenmiş en güzel cümlelerden biriydi bence. Bir Onur Baştürk röportajında okumuştum. Diyordu ki "hava alanları bence dünyanın en güzel cazibe merkezlerinden bi tanesi. Çünkü -gitmek-üzerine kurulu. Kurşun gibiydi o cümle sanki, sırtımdaki uçak dövmesinin sol kanadının altından geçti. Az daha vurulacaktım...iyi nişan almış, belli ki.

Evet hava alanlarını çok seviyorum...çünkü "gitmek" üzerine kurulu.
Evet uçakları çok seviyorum...hatta itiraf ediym galiba o iki kanatlı şeyi çok da seksi buluyorum! Nası yani? deme sakın. Herşeyin cevabını bilemem. Sadece hissederim, düşünürüm ama pek azının neden o duyguyu yarattığının cevabını verebilirim. Zira sorgulamayı sevdiğim kadar, bi şeyin olduğu halini kabullenme duygusunun da delisiyim. Ve en sevdiğim insanların, beni sorgusuz-sualsiz seven, olduğum gibi kabul edenler arasında çıkma olduklarının da farkındayım. Boyalı hamur değilim ki be güzelim, istediğin şekli veresin! di mi ama:)

Sonra kuşları severim...özgürlüğü çağrıştırır kanat çırpışları ve mesela Mustafa Kemal Atatürk'ün içimi en aydınlatan cümlelerinden biridir: İstikbal göklerdedir...!



Şehirleri severim sonra...ne var ki gitmek için en yanıp tutuştuğum şehri görüp geldiğimde de; ama İstanbul...der, susarım orda. Bu resmi geçen yıl çekmiştim. Güzelliğinin karşısında çaresizim İstanbul...

Bilmem hatırlar mısın? İlkokul 4. sınıfta görmüştüm ilk seni. Bir yaz tatili, elimden tutup kumkapı meyhanelerine götürmüştü amcamla teyzem beni. O günlerde "çapulcu, ayyaş" yaftaları yapışmamıştı daha alnımızın ortasına. Bu da bizim yaşam biçimimizdi. Her yaşam biçimi gibi kutsal, muteberdi. (Hala öyle...)

Bunlarla kalsa...sırf "gitmeyi" çok sevdiğimden...
bavulları da severim ben.
Bi şiir kitabı olur mutlaka içinde. Çok klasiktir belki ama hiç değişmez hep en sevdiğimdir Orhan Veli...
Biliyorum gene olmayacak bi yere üç nokta koydum. E alıştın ama artık, idare et işte beni.

Ve trenleri...ve tekerleği icad edeni, ve kağıdı, kalemi...
itiraf ediyorum ki, ben kalemi de en çok bunun için seviyorum.
Bütün yaşlı bilge kadınların ifadesi gibi...alıp başımı gidiyorum onunla. Misal denizi anlatacağım diye başladığım yazıda, bi  de bakıyorum ki bi dönme dolabı anlatıp çıkmışım. Kontrolden çıkmışım.

Hem ben zaten; beni kontrolden çıkaran şeylerin de hastasıyım.

Uzun lafın kısası, sana burda gitmeyi, burda(n) gitmeyi ve en çok da giderken içimde götürüp, sonra geri getirdiklerimi anlatıcam.

İlk durakta görüşmek üzere..
ister al, ister at.
Hadi, kendine iyi bak.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder